Batının Cehaleti !

Saffet Uçar kardeşimiz dün batı toplumun cehaletinden bahsedince bir yazı yazmaya karar verdim. En azından benim gördüklerimi ve yaşadıklarımı sizinle paylaşmak istedim.

Batılılar bizim gibi tarihe pek meraklı değildir. Kendi tarihlerini bile doğru düzgün bilmezler. Tabii ki burada bahsi edilen Birand in deyişi ile “sokaktaki adam”. Tarih bilimciler tabii ki konularına hakimdir, Türkiye deki gibi “koyunun Türk tarihindeki rolü ve etkisi” diye bir tarih tezi yapmayı hayal bile edemezler.

Dizi film seyretmeyi sevmem dün gözüm kaydı baktım “24” isimli dizi. Amerikalılar yine dünyayı kurtarıyor. Herşey dünya barışı ve insanlık için! Bu diziyi asil seyretme sebebim duyduğum ilk kelimenin Türk olması idi. Evet bu kez teröristler %100 Türktü! Gerçi ne isimleri, ne cisimleri Türk e benziyordu ya olsun.

Neyse o an aklıma Fahrettin Cüreklibatur un başrolünü oynadığı “Dünyayı kurtaran adam” geldi. Hani Cüneyt in pantolonun yırtıldığı, hani saatinin gözüktüğü fantastik ve gerçek dışı film. Amerika da bu filmi seyretmemiş yönetmen yokmuş. Bu film en iyi bilinen Türk filmi. Gerçi bu filmi bir filmin nasıl olmaması gerektiğini öğrenmek için seyretseler de, reklamın iyisi kötüsü olmaz!

Aradaki fark ise, 24 isimli dizi film milyonlarca dolar verilerek hazırlanmış bir dizi. Türk kökenli aile Amerika da yaşıyor. Baba, oğul ve anneden kurulu.. Hepsi de çok tipik Türk! Baba Anglosakson, anne ve oğul yarı zenci yarı arap görünümlü. Sokakta görseniz çok kolay biçimde Türk olmadıklarını anlarsınız. İsimleri ise inanılmaz!, hepsi tipik Türk isimleri “Behruz” gibi “Tom Shrek” gibi.. İşin ilginci bu Türk terörist ailesi hangi sebepten bilinmez ama Türkçe yerine muhteşem bir aksanla İngilizce konuşuyorlar kendi aralarında. Bunların akrabası olan başka bir Türk ise her nasılsa zenci!

Bu kadarla kalsa iyi, bu türk terörist ailesi ayrıca “hacker” ya da “cracker”, dünyaya bir bilgisayar virüsü salıyorlar. Asil komedi burada başlıyor.. Bunu bir bilgisayar dahisi Amerikalı hemen CTU ya yani Terörden sorumlu istihbarat birimine haber veriyor.

Amerikalı genç bu virüsün Ortadoğu kökenli olduğunu çünkü virüs kodunda bu tip harfler kullanıldığını söylüyor ve ekliyor muhtemelen ya Arap ya da Türkçe olarak yazılmış! Pes doğrusu, Türkçe’nin Latin harflerle yazıldığını dahi bilmeyen, Türklerin yarı Afrika kökenli olduğunu sanan Amerikalılar.

Gördüğünüz gibi cehalet her yerde. Ama korkmayın Amerikalı sadece Türkleri değil, bütün Avrupa yı doğru düzgün tanımıyor. Finlandiya yi Rusya ya bağlı ve Sibirya da bir ülke sanıyor. Hatta penguenlerin kuzey kutbunda olduğuna inanıyor.

Gelelim Avrupalıya, Türkiye – İsviçre maçını İsviçreli bir arkadaşımla beraber izlemiştim. Onca fanatikliğime rağmen dudağımı ısırıp hiç ses çıkarmadan. Sonuçta Alpay ve Behrami gibi birbirimize girmeden dostça ayrıldık. Mac sırasında ise ilginç konuşmalar geçti aramızda. Bilgisayar mühendisi olan bu arkadaşım, Türklere ve Türkiye ye karşı büyük bir sevgi duyuyordu ancak tarih bilgisi beni çok güldürdü. Osmanlı imparatorluğunun bir Arap imparatorluğu olduğunu sanıyordu, daha kötüsü Türklerle Arapların aynı ırk olduğunu ve ayni dili konuştuğunu ve Türkiye de şeriat kurallarının geçerli olduğunu sanıyordu. Siz Araplarla akrabasınız ama nasıl bu kadar değişik olabiliyorsunuz diye sordu. Maçı bırakıp dilimin döndüğünce açıklamaya çalıştım. Almanların da bu konuda kara cahil olduklarını biliyorum, bir Alman arkadaşım, Kürtlerin Hıristiyan olmaları sebebiyle baskıya maruz kaldıklarını söylemişti. Avrupalıların çoğu başkentimizi İstanbul sanıyor. Sadece turistik yörelerimizi taniyan Avrupalı, Türkiye’de kar yağmasının imkansız olduğunu söylüyor. Sözün özü bilinmiyoruz ve kendimizi anlatamıyoruz. Bunun sebebini galiba önce kendimizde aramamız lazım. Biz okullarda amerikan başkanlarının sırasını kronoloji sırasına göre ezberlerken, bati bizim ne tarihimizi ne de nerde olduğumuzu önemsiyor. Bunun altında sakın bizim hatalarımız olmasın? 10 milyonluk İsveç’in ihracatının 10’da birini yaptık diye sevinen bizler, dünyada ne kadar söz sahibiyiz su an ki dünya bizi önemsesin? Gücü olan konuşur ve konuşulur. Gücü olmayan ise , yas haddinden emekli olmuş bir asker gibi geçmişini hatırlayarak mutlu olur.

Nuri Aslan

Bu yazı toplam 1903 defa görüntülendi.
Entropi Logo